26 Temmuz 2011 Salı

Hayatı iki ile çarpmak:) ...( birinci bölüm )

Merhaba,

Çocuk yetiştirmek zor mudur sorusuna cevabınız nedir? Zor dediğinizi duyabiliyorum..peki sorumuzu biraz daha genişletelim, çalışan annelerin çocuk yetiştirmesi ne kadar zor?,cevabınız "çok zor" oldu değil mi? Pekiii çalışan bir annesiniz ve ikiz çocuklarınız var?? evet cevapları alalım:)cevap: "çooookk zorr" değiil mi?

Evet tahmin ettiğiniz üzere ben hem çalışan hemde ikiz çocukları olan bir anneyim:)

Daha doğmadan önce hayatınız bir anda iki katı zorlaşıyor, iki katı zor bir hamilelik dönemi,iki katı zor erken doğum tehlikesi, iki katı daha zor doğum süreci, iki katı zor endişe vee iki katı daha zor lohusalık sendromuyla başlıyor çarpı iki hayat mücadeleniz:)

Hamileliğinizin daha ikiz gebelik olduğunu öğrenir öğrenmez başlıyorsunuz adaletli olma telaşesine,karnınızdayken yaptığınız sohbetler çoğul olarak yapılıyor, "siz iyi olun yavrularım", "bugün nasıllar bakalım benim yavrularım", "acıktınızmı bakalım" gibi sürekli çoğul cümlelerden oluşan sohbetler yapıyorsunuz, cinsiyetlerini öğrendiğiniz andan itibaren "bugün nasılmış benim kızım ve oğlum" diye devam ediyorsunuz sohbetlere, isimler belirlendikçe de "Ece hanım bugün nasıllar","Can bey fazla mı hareketliyiz bugün" diye üç kişilik br sohbete dönüşüyor bağınız..

Sadece 7 ay dayanabildiler aynı yerde durmaya:) daha oradan belliydi bambaşka karekterlerde iki bireyin dünya ya geldiği, biri çok sakin dururken karnımda(kızım) diğeri sanki tek başınaymışçasına içerde canımı okuyordu(oğlum)...

Haftalarca hastanede yatmama,erken doğmamaları için mücadele vermeme rağmen olmadı zar zor 7. aylarına kadar dayanabildiler ve erkenden dünyaya gelerek hayatımıza dahil oldular:)

Onlar bedenimdeyken herdaim çok mutlu olan ben, herşeye pozitif bakan ve dünyanın en mutlu insanıymışçasına kendini çok iyi hisseden ben, onların bedenimden ayrılmasına fena halde bozuldum, biranda dünyanın ençekilmez, en mendebur insanı haline geldim..bedenimden ayrılmasınlar istedim, hep yine ben nereye gidersem benimle birlikte olsunlar istedim bilmiyorum belkide birlikte olduğumuz döneme doyamadım...2'şer kilo doğdular, kedi yavrusu gibiydiler:)

ilk odaya getirdiklerinde hep içimi kemiren adelet duygusu "acaba önce hangisini kucağıma almalıyım, önce hangsini emzirmeliyim" sorularımın cevabını hastanenin tecrübeli hemşire ablaları tarafından adil bir şekilde çözümlendiğinde çok mutlu oldum, ikisini aynı anda verdiler kucağıma ve hatta ikisini aynı and emzirmeme yardımcı oldular...Böylelikle şu anda 8 yaşında olan ikizlerimin bu zamana kadar hep eşit davranmama neden olan adalet duygumun temelini atmama yardımcı oldular...

Evet çocuk büyütmek ve yetiştirmek zor, ama hem çalışan bir anne hemde ikiz bebek sahibiyseniz inanın bu çok daha zor..

Ailem yanımda olmasaydı nasıl kalkardım altından bu zorluğun bilemiyorum, düşünsenize herşey bir anda ikiye katlanıyor, herşeyden iki tane alınıyor, biri kız için biri erkek için olanından:) dedimya bedenimden ayrılmalarıyla çok kötü bir döneme girdim,mutsuz,umutsuz,yorgun,bezgin..meğer loğusalık bunalımıymış yaşadığım..dolayısıyla bu mutsuzlukta bir aydan fazla anne sütü veremedim bebeklerime...

Karnımdayken belliydi ya ayrı karekterde oldukları sütten sonra hazır mamaya geçtiğimizde aynı mamayı yediremedik yavrulara, birinin bünyesi sadece enpahalı mamayı hazmedebilirken diğeride enucuz olanını sevdi, bir markanın bezi diğerine alerji yaparken biri normal tepki verdi:)

Asla ikisi aynı anda aynı şeyi yapmadı..biri uyurken diğeri uyanıktı, yemeğini yiğiyor,yıkanıyor paklanıyor uyuyordu ki diğeri uyanıyordu:) artık siz tahmin edin evdeki trafiği:)

Anane ve dedemizin hakkı ödenmez, memleketi evi kapatıp yanımıza yerleştiler çünkü ben daha çocuktum gözlerinde nasıl çocuk bakardım hatta ikiz çocuk nasıl bakabilirdim hemde çalışırken:)

Hiç karışmadım işlerine, tecrübeye herzaman saygım olmuştur, ve iyikide karışmamışım, 40 gün içerisinde öyle bir programa oturduki bakımları, hayat onlarla güzelleşmeye bşladı, canım annem, yılların tecrübesini konuşturdu harika bir ortam yarattı hepimize, halada öyle...annelikte zaten hakkını ödeyemem ama anneannelikte asla ödenmeyecek bir hakka sahip, allah başımızdan eksik etmesin...

Doğduklarında hiç küveze girmediler benim yavrularım, erken doğdular, miniktiler ama hayata tutunma mücadeleleri muhteşemdi,doğumdan iki gün sonra evimize geldiğimizde komşularımız "erken doğum olduya demekki hiç ümit yokki çıkarıvermiş doktorlar eve gönderivermişler" diye yorum yapmışlar tabi bunlar bize çook sonra anlatılanlar:) gerçekten çok miniktiler, üzerlerine tulum,zıbın bulamıyorduk kıyafetlerin içinde kayboluyorlardı:)

Hatta resimlerine bakan "amann, kurbağaya benziyor bunlar" diye yorum yapıyorlardı:...Ama ne oldu annanemiz öyle bir baktıki yavrulara 6 ay içinde dünalar güzeli iki bebek oldular ve bende çevremdekilere yeni resimlerine "sizin kurbağalar prens ve prensese dönüştü" diyebilme zevkini yaşadım:)


6 ay sonrası, ilk algılamaları, benim işe başlamam ve akabinde yaşadıklarım, Ece ve Can büyürken evde yaşananlar, adaletli davranabilme maratonu, asla ikiz olarak değil birer birey olarak yetiştirebilme mücadelesi, kız ve erkek çocuk yetiştirmekteki ince çizgi, hastalıklarımız, mutluluklarımız, ilk cümlelerimiz, ilk adımlarımız, oyunlarımız, paylaşımlarımız...kısacası mücadelemize dair merak ettiğiniz her şeyi yazımızın 2. bölümde sizlerle paylaşıyor olacağım:)

Emin olun çok eğleneceksiniz:)

Sevgiler,
Flzaa,

1 yorum:

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.